Anasayfa / Blog / Hareketli Ortalama İle Trend Takibi

Hareketli Ortalama İle Trend Takibi

Prof. Dr. Asuman Gürel Prof. Dr. Asuman Gürel
Forex Haberleri 30 Haziran 2025

Finans piyasalarında yatırım yapan herkesin kafasında benzer bir soru olur: “Bu grafikler bana ne anlatıyor?” Özellikle fiyat hareketlerinin dalgalı yapısı, karar vermeyi zorlaştırabilir. Bu noktada teknik analiz araçları devreye girer. Onlardan biri olan hareketli ortalama, yatırımcıya yön tayini konusunda ciddi destek sunar. Fiyatların belirli bir zaman aralığında nasıl davrandığını göstermekle kalmaz, aynı zamanda genel trend hakkında da fikir verir. Peki bu araç, piyasa yönünü yakalamakta ne kadar etkili? Cevap, nasıl kullandığınıza bağlı.

Hareketli Ortalama Neden Önemlidir

Tek bir fiyat mumuna bakarak yön tayini yapmak çoğu zaman yanıltıcı olabilir. Piyasalarda duygular, haber akışları, ekonomik veriler gibi pek çok unsur aynı anda devrede olur. Bu karmaşanın içinde hareketli ortalama gibi araçlar, geçmiş fiyat verilerini sadeleştirerek daha temiz bir görünüm sunar. Özellikle kısa vadeli ve uzun vadeli ortalamaların kesişim noktaları, birçok yatırımcı için alım ya da satım sinyali olarak değerlendirilir. Bu yöntem sadece bireysel yatırımcılar tarafından değil, profesyonel algoritmalar tarafından da yoğun biçimde kullanılır.

Trend Yönünü Anlamak İçin Hangi Ayarlar Kullanılmalı

Her yatırımcının piyasa yaklaşımı farklıdır. Kimisi gün içi işlemleri tercih ederken, kimisi haftalık ya da aylık grafiklere odaklanır. Kullanılan ortalama türü ve periyodu da buna göre değişir. Kısa vadeli stratejilerde genellikle 5, 9 ya da 21 günlük basit ortalamalar tercih edilirken, uzun vadeli yatırımcılar 50 veya 200 günlük ortalamalara daha fazla önem verir. Eğer fiyatlar bu uzun vadeli ortalamanın üzerindeyse, genellikle yukarı yönlü bir trendden söz edilir. Tersi durumda ise düşüş eğilimi gündeme gelir. Bu bilgiler ışığında işlem açmak ise sabır, tekrar ve tutarlılık gerektirir.

Sinyal Almak İçin Tek Başına Yeterli Mi

Birçok yeni yatırımcı sadece hareketli ortalama sinyaline güvenerek pozisyon alır. Ancak bu yaklaşım çoğu zaman hataya açıktır. Çünkü ortalamalar, geçmiş veriye dayanarak hesaplandığı için doğal olarak gecikmelidir. Bu da bazı durumlarda trendin başlamasından sonra sinyal üretmesi anlamına gelir. Dolayısıyla, daha doğru kararlar için diğer araçlarla birlikte yorumlamak gerekir. RSI, MACD ya da hacim analizi gibi ek göstergeler, alınan sinyalleri daha sağlam hale getirebilir. Yani ortalamayı pusula olarak kullanmak faydalı olsa da, haritaya bakmadan yola çıkmak doğru olmaz.

Farklı Ortalamalar Arasında Ne Fark Var

Tek bir hareketli ortalama çeşidi yoktur. Basit ortalama en temel olanıdır ve seçilen gün sayısının aritmetik ortalamasını verir. Ancak daha hassas sinyaller isteyenler için üstel ortalama daha işlevseldir. Çünkü yakın geçmişe daha fazla ağırlık vererek tepki süresini kısaltır. Özellikle haber akışının yoğun olduğu dönemlerde bu fark daha belirgin hale gelir. Piyasaların stres altında olduğu zamanlarda fiyatlar aniden sıçrayabilir ya da sert düşüşler yaşanabilir. Bu gibi anlarda doğru ortalama türünü seçmek, fırsatları değerlendirmede belirleyici olabilir.

Psikolojik Etkiyi Göz Ardı Etmemek Gerekir

Piyasa ne kadar teknik görünse de, duygular her zaman işin içindedir. Özellikle toplu yatırımcı davranışları, bazı seviyeleri adeta psikolojik sınır haline getirir. 200 günlük hareketli ortalama bu duruma örnek olarak verilebilir. Çünkü bu seviye, büyük yatırımcıların karar verirken dikkate aldığı en önemli göstergelerden biridir. Fiyatlar bu seviyeye yaklaştığında alım ya da satım baskısı artabilir. Bu da tek başına analiz değil, aynı zamanda piyasa psikolojisinin de anlaşılmasını zorunlu kılar. Sadece çizgilere değil, o çizgilerin yatırımcılar üzerindeki etkisine de bakmak gerekir.

Bu yazıyı paylaş:
Prof. Dr. Asuman Gürel

Prof. Dr. Asuman Gürel

Prof. Dr. Asuman Gürel, geleneksel ekonomik yapıların dijital dönüşümünü ve politik ekonomi içindeki güç ilişkilerini inceleyen çalışmalarıyla tanınır. Özellikle 2008 Finansal Krizi sonrası sistemik kırılganlıklar üzerine yürüttüğü araştırmalar, Avrupa Parlamentosu’nun mali reform komisyonlarına referans olmuştur. 2020’lerden itibaren blokzincir teknolojisinin ekonomik kurumlar üzerindeki etkisini analiz etmeye yönelmiş, DAO'lar (Decentralized Autonomous Organizations) ve Web3 ekonomisinin politik boyutlarına odaklanmıştır. Teknoloji ile ekonomi arasındaki arayüzde disiplinlerarası çalışan bir akademisyendir.